Geçtiğimiz hafta TİHEK (Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu)’nun girişimiyle “İl İnsan Hakları İstişare Toplantısı” yapıldı.

İnsan hakları sorunlarını tartışmak, görüş alışverişinde bulunmak amacıyla düzenlenen toplantıya kamu kurum ve kuruluşları, STK’lar, sendikalar, sosyal ve mesleki kuruluşların temsilcileri katıldı.

TİHEK Başkanının açış konuşmasından sonra katılımcılara söz verildi.

Ben de söz alarak bir araştırmada açıklanan 866 bin kız çocuğunun elbette ki erkek çocuklarının da “eğitim hakkından mahrum bırakılmasının” çok önemli bir hak ihlali olduğunu anımsattım.

Temel anayasal bir hak olan eğitim hakkının kullanılması ile ilgili toplumsal farkındalığın arttırılması ve Kamu yönetiminin konuya ilgi göstermesi amacıyla kurumun ne yaptığını sordum.

TİHEK Başkanı, eğitim hakkının engellenmesinin tam da kurumun ilgi duyması gereken önemli bir konu olduğunu bu konuda bir rapor hazırlamayı bu yılki çalışmalarında gündeme alabileceklerini söyledi.

Kız çocuklarının okutulmasının engellenmesi ve erken yaşta evlendirilmesinin önemli bir toplumsal sorun olduğuna dikkat çekti.

Diğer sorum ise insan hakları ihlalleri konusunda ilk bakışta “yargı makamı” gibi görünen kurumun kamu yönetimi içindeki yeri, yaptırım gücü ve kararlarının yargıya taşınması ile ilgili sürecin nasıl işlediğiydi.

Ayrıca hak ihlali yaşadığını düşünen kişilerin hangi yolla ve nereye başvurabileceklerini de sordum.

Kurul kararlarının icrai özellik taşıdığı, kararlara karşı yargı yolunun açık olduğu söylendi.

Yarı yargısal bir konumda olan Kurumun verdiği ihlal kararlarıyla ilgili 5.000 TL ile 85.000 TL arasında para cezası verdiğini Maliye Bakanlığı aracılığıyla cezaların tahsilatının yapıldığı bildirildi.

Kuruma başvuruların e-devlet üzerinden, kurumun web sayfasından ya da illerdeki kaymakamlık ya da valiliklere herhangi bir dilekçe ile ücretsiz bir şekilde yapılabildiği açıklandı.

Diğer yandan herhangi bir başvuru olmasa bile kurumun örneğin sosyal medyada yer alan açıklamalar ya da ayrımcılıkla ilgili dikkat çeken olaylarla ilgili re’sen inceleme yetkisinin olduğu da vurgulandı.

Kurumun yapılan başvurularla ilgili “Kabul edilmezlik kararlarının” yanında ‘2022 yılında 38 hak ihlali kararı’ verdiği, kararların daha çok engelliler ve cinsiyet ayrımı ile ilgili olduğu bilgisi aktarıldı.

Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde dezavantajlı gruplar başta olmak üzere her bireyin haklarına sahip çıkması ve hak arama yollarının açık tutulması elbette ki çok önemli bir konu.

Ancak toplantıda, şiddete uğrayan kadınlar, çocuklar ve yaşlıların yaşadıkları hak ihlalleri gündeme gelmedi.

Küçük yaştan itibaren tacize, tecavüze uğrayan çocukların yaşam hakkı, eğitim hakkı ihlalleri de konuşulmadı.

Engellilerin eğitime ulaşma hakkı, çalışma yaşamında karşılaştıkları zorluklar, şehir planlamasındaki fiziki eksikliklerle ilgili dile getirilen sorunlar ise heyet tarafından not alındı.

Geçtiğimiz aylarda Eskişehir Valiliği’nin verdiği “Festival yasağı kararı” ise ‘yargıya taşınmış bir konu’ denilerek geçiştirildi. 

Türkiye’de başta “yaşam hakkı” olmak üzere hak ihlalleri ne yazık ki sürekli artıyor.

İşkenceyle öldürülen gazeteciler

Kötü muameleye maruz kalan hükümlü ve tutuklular

Erkek şiddetiyle yaşamdan koparılan kadınlar, çocuklar

Sendikalı olmak istediği için işinden atılan işçiler

Sokaklarda dilendirilen, çalıştırılan küçük çocuklar

8 Mart’ta polis şiddetine uğrayan kadınlar

Derin yoksulluğun yarattığı sosyal mahrumiyetler.

TİHEK, hak ihlallerine çözüm getirebiliyor mu, yorumu siz okuyuculara bırakıyorum.