Söz çocuklardan açılınca söyleyecek çok şey var… Cumhuriyetimizin birinci yüzyılını tamamladık; hata kültürümüzü olgunlaştırmanın vesilesi olmalıydı, ama benim gördüğüm kadarıyla çok farklı şeyler konuştuk, ciddi bir sorgulama iklimi oluşmadı.
Eğer Atatürk’ün hedef gösterdiği “çağdaş uygarlık düzeyini” yakalayamadıysak, bakmamız gereken ilk şey “kendimizi sorgulama kültürümüz” olmalı.
Geçen hafta sizlerle “dörtlüklerle dertleşmiştim”. O dörtlükler kendimizi sorgulamanın aracı. Gelin bu bayram gününde dertleşmeyi sürdürelim. Beş dörtlük yer almıştı paylaşılan ilk yazıda. Bu yazıda kaldığımız yerden devam edelim:
VI
Neye “değer” verdiğini düşündün mü hiç?
“Değer yargın” zehir akıtıyor kendin iç
İnsansan sorgula “değer ölçülerini”
“Erdem” ise muradın “kendine değer biç”
VII
“Asalak” nedir, merak menzilinde mi?
İsraf batağıdır o senin umurunda mı?
Sömürü, eşitsizlik, adaletsizliktir
Savaş mı dileğin, barış huzurunda mı?
VIII
“Değer cahili misin?” sor kendi kendine
Sözünü söylüyor musun dengi dengine?
Özüne yatırım yapıyor musun her an?
“Hayır” ise yanıtın “erdemi” neresinde?
IX
“İrade” yoksa eğer “bahane” çok kolaydır
“Özgüvensiz” olana bütün yollar dardır
Yaşam için “yol haritan” yoksa eğer
“Karanlıktır” yolun, “aydınlanma” rüyadır
X
İşleyen yapının “rutin” temel taşıdır
Üretken geleneğin kaynayan aş’ıdır.
Kaptırma kendini sorgusuz kitlelere
Rutin “demagogun” ucuz olan işi’dir.