Hayatta her ne olursa olsun başına geleni akılla kabul etme bilgeliğini benimseyerek mutluluğu arayan felsefe akımı olan Stoacıların önde gelen isimlerinden, bir zamanların kölesi Epiktetos (MS: 55– 135) “insanları tedirgin eden olan biten değil, olan bitenle ilgili inandıklarıdır” demiş. Aynı insanların, aynı eylemlerin, aynı olayların, aynı durumların farklı şekilde değerlendirilmesi insan dünyasının kaçınılmaz bir olgusu olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu ikilem içeren durum kimi düşünürleri değerlerin göreli olduğunu, bireylere göre değiştiğini ve herkesin değerler kavramının ayrı olduğunu ileri sürmeye, kimilerini ise bu sava karşı “değişmez evrensel değerler olduğunu” savunmaya yöneltmiştir. Yaşayan efsane felsefe hocamız İonna Kuçuradi ise değerler konusunda şu basit örneği verir: “İki bakkal var, ikisi de doğru tartıyor; ilki insanları kandırmaması gerektiği için bunu yapıyor, diğeri müşteri kaybetmemek için. Asıl olan ilktir, ikincisi ise sahtedir, göstermeliktir, müsameredir. İşte bu farkı herkese öğretmek gerekir...” İnsana özgü değerler kavramını kimseyi incitmeden anlatmak böyle olsa gerek…
Şimdi yaşadığımız şu kaos günlerinde özellikle ülkemizde bir “değerler” yitimi ile karşı karşıya olduğumuzu sanırım hepimiz kabulleniyoruz. Yaşadıklarımızın ve çevremizde olup bitenin hiçbir insani tarafı yok! Hiçbir insani değer taşımıyorlar. Bunun nedeni değerleri oluşturan eğitim sisteminin; kof, içi boş, üretimden uzak, ezberlerle yoğrulan ve yıkanan bir beyinden, yaşamdaki sorunları çözecek bir çare çıkamayacağı, bir birey oluşturamayacağı içindir. Bilgi üretiminden koparak, “Allah korkusu” ile motive edilen bireyden de insan çıkmaz. Bilgi üretilmeyen yerde bilgi çoğaltılamaz ve aktarılmaz, sadece ezberletilir. Değerlerin yitimi neden yaşanıyor bugünlerde? Neden dehşetle izliyoruz insanlıktan çıkmış, asla rastlamamamız gereken olgu ve olayları? 1400 yıl öncesinin dogmatik ezberleri ve korkuları ile çağdaş bireyi yaratmak olanaksız. Değerlerimiz ile bilgi üretimi arasında doğru orantılı bir ilişki var. Bilgiyi üretemezseniz değerlerimiz de yok olmaya mahkumdur. Gerçek bilgiyi üretmek yerine korku, dogma ve safsatalarla donanmış beyinlerden insan oluşturamazsınız…