80’lere bir tık ötede, yaşamımın 70 yılını hatırladım dünkü 10 Kasım’da…
Atalarım, bir 10 yıl sonrasında o taraflardan “Urumeli’nden Anavatan’a göç edip kurmuşlar köyümü. Adı önce “Sultaniye” sonrada Kanlıpınar. 
O çınar, filizi toprağa kök salıp büyümeye başladığında, o yıllarda yani bir fidan haline gelmekte.
-Adını koymuşlar, Mustafa!.. 
Sonraları çok düşünmüştüm; 
-Ne de çok Mustafa adı var çevremde. Niye  böyle ki?
Çocuk aklımla sormuştum Babaanneme. Durup düşünmüştü bir süre. Sonra birden hatırlamış gibi yanıtlamıştı;
“-Peygamberimizin adı; Muhammet Mustafa!.. 
Daha sonraları ilkokul yıllarımda  öğrenecektim Mustafa’nın yanına bir ikinci isim eklendiğini;
-Mustafa Kemal!..
*** 
Örenimin İdadi (günümüz lisesi) öncesinde Matematik öğretmeninin adı da Mustafa imiş. Başarılı öğrencisine diyesiymiş ki; 
“Benim de senin de adın Mustafa. Karışıklık olmasın, seninki Mustafa Kemal olsun”
Giderek onun da anlamını araştırıp, “kamil, olgun insan” olduğunu öğrenecektim ki, yetersizmiş. Günümüz Türk Dil Kurumu sözlüğü şu karşılığı vermiş Kemal’e;
-Bilge ve erdem yönünden erginlik, eksiksizlik, olgunluk, yetkinlik…  
Yıllar öncesinden o ikinci ismini verirken, bu kadar bir öngörü sahibi mi imiş Mustafa öğretmen?..
-Öyleymiş demek ki!..
Ve bir sıfat eklenecekti kurtuluş savası sonrası, Gazi!..  Nihayet 1934’da “Milletin Atası” anlamında;
-Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK… 
Eski Kasım’ın 10’u!..
Dün 10 Kasım’dı. O’nun aramızdan ayrılışının 85. Yıldönümü. Kasım ayı önemliydi benim için. Anneme sormuştum, hangi gün doğduğumu;
-Eski Kasımın 10.cu günü 1945’te!..
İrkildiğimi anımsıyorum, sonradan bunun yeni Kasım’ın 19.ncu günü olduğunu belirleyip, rahatlayacaktım!.. 
*** 
Yaşadığım 10 Kasım’ları hatırladım. Neden, niçindir bilmem. Üstelik mevsimlerin değiştiğini dilimize doladığımız şu günlerde olsun!
-10 Kasım günleri hafif puslu, ya da çisentili geçer. 
Dün da aynen öyleydi, puslu! Yüzünü karartmış, milletimizin yasına eşlik eder gibi… 
Köyümün okulunda ki 10 Kasımları da anımsattı bana. Öğretmenimiz bir gün öncesinden çiçek getirmemizi isterdi bizlerden. “Kasım da bahçelerimizde çiçek ne gezer!” Allah’tan 5-10 evin önünde  bulunurdu;
-Sarı Kasımpatı çiçeği… 
Nasıl da uygun bir renktir kasımpatının sarısı… 
Okulumuzda her yıl yenilenen “Atatürk Köşesi” onlarla donatılır, sonra bahçede sıra olunur. “Dokuzu Beş Geçe” saygı duruşunda bulunulur. Ardından güne uygun hamasi şiirler bir tanesini bilmeyen yoktur bizim kuşakta;
-Uzun uzun kavaklar/dökülüyor yapraklar/ben Atama doymadım/ doysun kara topraklar. 
Ülkede dünkü hava!..
Ülkemde dünkü “Hava durumun” değinmiştim; sisli puslu!. Ya ülkem insanının hali?
Şu son yıllarda olduğu gibi desem, yanlış olmaz;
-Yüreklerde kurşun ağırlığı; şaşkın, bezgin umutsuz!..
Hele de her milli günde, tabii dünkü yas gününde de aynı hava. Son üç-beş gündeki gelişmelere bakılırsa;
-Demokrasimize, Hukuk düzenine yönelik bir darbe girişimi yaşanmakta!..
*** 
Bilenler biliyor. Daha fazlasını yazamayacağım;
-Afet bizi yüce Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK!,,, 
Aramızdan ayrıldığın gün gibi aynen. Hava ağır, Çınarının ulu gölgesine sığınmaya çalışıyoruz şimdilik... 
_______________