Geçtiğimiz hafta sonu, Selami Vardar İş Merkezi içinde yer alan ve “Kırmızı Salon” olarak bilinen mekanda, bence son yılların en verimli etkinliklerinden birinin tanığı olmaktan mutluluk duydum 
Yazının başlığındaki kısaltmanın açılımını yapalım öncelikle; 
-Eskişehir Rumeli Balkan Göçmenleri Derneği…
Yazının ikinci satırının, başlığı bir parça anlamsız kaçmış gibi gelebilir okura. O nedenli onu da düzeltmiş olalım;
-Yüz Yıllık Yolculukta, Eskişehir Rumeli Balkan Göçmenlerinin Ülkemizin Kalkınmasındaki Rolü!.. 
Derneğin Başkanı Neziha bilenin davetini kırmak olmazdı. Neziha öğretmen, dostumuz Bahar Bilen’in eşi. Nihayet Fen Bilgileri öğretmenliğinden emekli olmaya karar verdiğinde, eskiden beri süren sosyal etkinliklerini devam ettirdi ve arkadaşları ile yukarda adı anılan derneği kurdu ve kuruluşundan bu yana da başkanlığını sürdürmekte. Yukardaki yorumlama bir ekleme yapmak gerekirse, bu etkinliğe katılanların ilgisi büyüktü. 
Balkanlardan, dünyadan göç!.. 
Atalarımda Balkan göçmeni Anavatan geliş tarihleri, Balkanlardaki bozgunun ilk işaretlerinden “Rus Harbinin” den “üç-beş” yıl sonrasına denk gelmekte. Gelip yerleştikleri, ilk adı Sultaniye olan, Kanlıpınar köyünün tarihi 1891’i işaret eder. Onları takip eden 10 yıl içinde göçüp gelenlerin oluşturduğu onlarca köy vardır Eskişehir’de. 
İki dedem de 12-13 yaşlarında imiş. Biri Doğu Cephesinde Ruslara, diğeri de Güney Doğu’da İngilizlere esir düşen Balkanlılardan. Dolayısıyla pek çok hikaye dinledik onlardan. Balkanlardan taşıdıkları ve bize emanet ettikleri kültürle yetişip bugünlere geldik. Kurtuluş Savaşı sonrası Büyük Önder Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet ile birlikte Anadolu’nun öz evlatları olarak yaşamışlar, bu kez doğal koşullarla bir kez daha “göç edip” gittiler. 
-Bu kez de yaşamdan, dünyamızdan!..
Bu özetle onları da anmış olduk. Rahmet ve huzur diliyorum o bilinmez alemde…
*** 
Başkan Neziha Bilen, yerimizin darlığından veremediğim konuşmada güzel bir “100. Yıl” özeti yaptıktan sonra, temsil ettiği Balkan Göçmenlerinin Anadolu’da gittikleri yörelerde ve oralarda her alanda ülke kalkınmasına katkılarını birkaç paragrafta özetleyiverdi. 
Panelin moderatörü, aynı zamanda konuşmacı Osmangazi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Engin Kırlı da, Balkanlardan göç edenlerin Çileli yolculuklarını anlattı konuşmasında. Bilgilendirici sözcüklerden oluşuyordu sözleri. 
***
Sırada Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş var. Benim kusurumdan olsa gerek Celalettin Beyle bazı karşılaşmalar dışında, karşılıklı oturup iki kelam etmemişim. Balkan göçmeni bir ailenin  fertlerinden olduğunu da orada öğrendim. Umuyorum bu eksikliğimizi gidereceğiz!..
Çok sade ama akıcı bir üslup ile itricalen aktardı söyleyeceklerini. Ayrıca hazırladığı konuşmasının özeti de hayli ilginçti;
-Sanayi Sonsuz Sınır. Balkanlardan Dünyaya Bir Kalkınma Hikayesi… 
Doğal olarak balkan göçünden gelenlerin ilk uğraşı, köylerde tarımsal faaliyetlerden ibaretti. Buna değindikten sonra Cumhuriyetle birlikte ikinci kuşağın sanayileşme alanına katkılarına değindi. Özellikle de makine sanayiine olan ilgilerinden.
Aynı şekilde Prof. Dr. Erol İpekli de “Hayata Aşık Balkanlar” başlığı ile özetlenebilecek güzel bir konuşma ile katkıda bulundu Panele.. 
***
Son konuşmacı ise bir dost, bir arkadaş;
-Trakya Lokantası’nın babadan devir sahibi Emin Sarper!.. 
Eşrafı, esnafı, bürokratı ile Eskişehir’lilerin uğrak yerlerinin 70 yıllık işletmesinin sahibi.  Ailenin Gümülcine ‘den göçünü, Dedesi ve Babasının uğraşlarını güzel konuşma tarzı ile anlattı Emin de.
*** 
Eskişehir’in kent belleği de bir kez daha canlandı bende. Düzenleyenlere ve katılanlara teşekkürlerimle…
------------------------------------- 

Paneli düzenleyenler, panelistler vek katkıda bulunanlarda bir  grup hep birlikte…