Platon’un “Akademisi” Antik Yunanistan'da MÖ 387 yılında Atina'da kurulan bir felsefe okuluydu. Kapı girişinde “Geometri bilmeyen giremez” yazardı. Platon burada bizim lisede gördüğümüz “Geometri” dersinden söz etmiyordu. Lafın daha derin bir içeriği vardı. Demek istediği daha çok; “matematiksel olanı kavramamış olan giremez” şeklindeydi. O yıllarda Antik Yunan evreni ikiye ayırmıştı. Ayın üstünde olanlar ve ayın altında kalanlar. Ayın altında kalanlar yeryüzü, ayın üstünde olanlara ise “kozmos” denirdi. Kozmos ancak matematik ve geometri ile tanımlanabilen, mükemmeli ve varlığı temsil eden olarak algılanırdı. Matematik ve geometri ile ilgilenmek demek, aynı zamanda dünyayı ve evreni anlamaya çalışmak, varoluş üzerine düşünmek ve evrensel bir ahlak yasası üzerinde hareket etmek demekti. Kısacası “Geometri” ve “Matematik” derin bir düşünme eylemi yani bir felsefeydi. Bu okula düşünmesini bilenler girebilir demek istemişti Platon…
Akademi uzunca bir süre seçkin yöneticilerin yönetiminde ve denetiminde, “düşünebilen” öğrenciler yetiştirmiş ve 6. yüzyılın başlarında bir Pagan okulu olduğu gerekçesiyle Bizans İmparatoru Justinianus tarafından kapatılmıştır. Çünkü alacağı kararları sorgulayacak, onları matematikle, geometriyle, felsefeyle çürütebilecek kişilerin varlığı onun için tehlikeliydi. O günden bu yana bütün otoriter rejimler hep aynı şeyi yapmışlar, insanların düşünmesini engelleyecek her girişimi siyasetin içine sokmuşlardır. Akademi’yi kapatan Romalı İmparator; meşhur Roma yollarını, su kemerlerini, hamamları, Colosseum ve Panteon gibi görkemli yapılar yapmaya yönelmiştir. Böylece Roma dediğimizde aklımıza ilk gelenler gladyatörler, aslan dövüşleri, hipodrom yarışları, inşaatlar, fetihler, savaşlardır. Ama ne bir Roma felsefesi ya da filozofundan ne de bir Romalı matematikçiden söz edemiyoruz. Doğal olarak Akademideki görevli hocaların kovulması Ortadoğu ve Harran bölgesinde 8. Ve 9. yüzyılın parlayan yıldızı İslam felsefesinin doğuşuna neden olmuştur. Öyle ya, düşünce ve felsefe bir yerde yasaklanırsa filizleneceği başka mümbit topraklar bulur. Günümüz siyaseti de böyledir. Dallarımızın kurumasının nedeni geometrisini yitirmiş akıl ve ahlakla karşı karşıya kalmamızdandır. Artık yeter! Mümkünse geometri bilmeyen siyasete girmesin…